H.Merkezi: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle yayınımıza mektup yollayan Gebze Hapishanesi’nden tutsak kadın Partizanlar kadınları örgütlenmeye çağırdı. Açıklamanın tamamı şöyle:
“Sesini çığlığa dönüştüren tüm kadınlara, ezilen cins ve LGBTİ+’lere!
“Kadına yönelik şiddet” denildiğinde ilk aklımıza gelen: Biz kadınları sindirmek, cezalandırmak, aşağılamak, fiziksel bütünlüğümüzü ve özbenliğimizi yaralamak amacıyla özel ya da kamusal yaşamın her alanında “erk” tarafından uygulanan baskı, tehdit veya zor yoluyla uygulanan fiziksel, cinsel, psikolojik, kültürel, ekonomik vb. acı vermeyi hedefleyen ve acı veren politik bir saldırı olduğudur.
Biz kadınlar olarak toplumdaki yerimizin ev-aile ve çocuklarla sınırlandırıldığı, emeğimizin çalınıp sermayeye ucuz işgücü, ücretsiz ev içi köle olarak sunulduğumuz, esnek, yarım zamanlı, enformal ve güvencesiz çalışma koşullarının dayatıldığı sömürü sisteminin dişlilerinde hergün daha fazla ezilip, sömürüldüğümüz, bedenimizin, kimliğimizin talan edilip, taciz-tecavüz gibi cinsel saldırıların hedefi haline getirildiğimiz, sistemin çürümüş, yoz, ahlaki-dini-feodal değer yargılarıyla prangalanıp nefes alamaz hale getirildiğimiz bu şiddet çarkını sistem tüm ideolojik, politik aygıtlarını kullanarak meşrulaştırıp, sıradan hale getirerek topluma da kanıksatmaya çalışırken aramızdan da hergün üç kadını koparıp alıyor, katlediyor.
“Allahın lûtfu” dedikleri 15 Temmuz “darbe girişimi”ni fırsata çeviren egemenler OHAL bahanesiyle kadınların on yıllardır dişleriyle, tırnaklarıyla yarattığı kazanımları gasp ediyor. Aynı egemenler bunu yaparken tacizci-tecavüzcü çeteleri de sokağa salıp, sokakları, alanları, barikat ve eylemleri elimizden almaya, sesimizi kısıp bizleri açık faşizm haline getirdikleri karanlıklarına gömmek istiyorlar.
Tüm erkek egemen gerici ve faşist sistemlerce beslenip, büyütülen ve bir iktidar aracı olarak görülen kadına yönelik şiddet, aynı zamanda ataerkil ideolojinin de can damarıdır. O damarı koparmak ise ancak acı çeken, sömürülen, baskının şiddetin her türlüsüne maruz bırakılan kadınların LGBTİ ve tüm ezilen cinslerin dağınık, örgütsüz isyanını örgütlü güce dönüştürmekten geçtiğini biliyoruz.
Yine biliyoruz ki; biriken acıların çığlığı ne kadar güçlü ve büyükse isyanı da o kadar büyük olur. O büyük isyanı örmek için bir kez daha sokaklardan zindanlara, fabrikalardan tarlalara, yoksul emekçi semt ve mahallelerden kampüslere… Tüm kadınları, LGBTİ’leri ve ezilen cinsleri kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye ve dayanışmaya çağırıyoruz. Bizler faşizmin karanlığını; yükselen çığlığımızla söküp atmak, isyanı büyütmek için, Mirabel Kardeşler’den Maria Teressa’nın dediği gibi: “… haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz!
Gebze Hapishanesi’nden tutsak kadın Partizanlar”