İSTANBUL- Kadın örgütleri, “Emeğimiz, kimliğimiz ve bedenimiz için sokaklardayız-em lı gadane!” şiarıyla bu akşam (22.11.2020) Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi.
Demokratik Kadın Hareketi (DKH), Yeni Demokrat Kadın (YDK), Halkevci Kadınlar, HDP Sancaktepe Kadın Meclisi ve İşçi Emekçi Kadın Komisyonları’nın örgütlediği eylemde “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz, özgür, eşit ve insanca bir yaşam için alanlardayız” vurgusu yapıldı.
“Krizin faturasını DEVLET BABANIZ ödesin”, “Gülistan Doku nerede”, “Kadın cinayetleri politiktir” yazılı dövizlerin taşındığı eylemde polis ablukasına dikkat çekilerek “Kadın cinayetlerine teşvik eden devlet yüzünü burada bir kez daha gösterdi. Bir kadın katledildiğinde bulunamayan polis bugün burada kadınların eylemini ablukaya alıyor. Yargısıyla, askeriyle ve polisiyle kadın katillerini aklayanlara cevabımız hep birlikte yan yana mücadele olacaktır” denildi.
Kadın örgütleri adına okunan basın açıklamasında, bu yıl 25 Kasım’ın dünyada ve ülkemizde koronavirüs salgınının boyutlandığı, ekonomik krizin derinleştiği, kadına yönelik gerici politikaların ve şiddetin boyutlandığı bir dönemde karşılandığına değindi.
Artan kadın cinayetlerine ve işsizliğe vurgu yapılan açıklamada şunlara yer verildi:
“Tüm kuşatmalara karşı mücadele isteğiyle doluyuz, isyandayız…
Yaşadığımız ülke bizler için savaş manzarasına sahip. Kürt kadınları başta olmak üzere mücadeleye yönelen herkes ataerkil düzenin örgütlü şiddetinin hedefi durumundadır. Dersim’de, Kürt illerinde sayısız kadın asker, polis ve korucu tacizine, tecavüzüne uğramış, katledilmiş, intihara sürüklenmiştir ve sürüklenmeye de devam ediyor. Kadınların savaş ganimeti olarak köleleştirilme politikası sürdürülüyor. Bu sistemli saldırılar kayyımlar eliyle devam ediyor. Kürt kadınlarına dayatılan taciz ve tecavüz politikası tecavüzcü Musa Orhan üzerinden bir kez daha somutluk kazandı. Tecavüzcü Musa Orhan’ın “bana bir şey olmaz” demesi boşuna değil. Koruma altına alınması da düzenin taciz ve tecavüz politikasının ilanıdır. Korumaya alınan taciz ve tecavüzcülerin, katillerin listesi kabarıktır. Gülistan Doku’nun akibetinden sorumlu olanlardan, Aleyna Çakır’ı katledenlere kadar en bilinenler korunuyor.
Korunan sadece tacizciler, tecavüzcüler, kadın katilleri değil. Korunan erkek egemen kapitalist sistemin temelleri, onun saklanamayacak şekilde ortaya çıkan taciz, tecavüz ve katliam politikasıdır. Hapishanelerde tutsak kadınlara yöneltilen saldırılar, örgütlü ve savaşan kadınların payına düşen vahşetin düzeyi bunu bir kez daha gösterdi. Kürt, Ezid-i, Ermeni, Alevi kadınlar anlatılması zor zulüm ve vahşeti yaşadı. Erkek egemen kapitalist düzen her geçen gün daha fazla kadın tarafından düşmanlığıyla bilinir oldu.
Mirabel kardeşlerden miras kalan, diktatörlüğe karşı direniş bayrağını yükseltelim!
Öte yandan, işçi ve emekçi kadınlara dayatılan yaşam koşullarına, iktidarın kadınları köleleştirmeye dönük gerici politikalarına, çocuk istismarının meşrulaştırılmasına, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali tartışmalarına ve yaşam alanlarımızın talan edilmesine karşı emekçi kadınlar olarak her seferinde sokaklarda olduk. Devletin ikiyüzlü ‘evde kal’ politikalarına karşı, yaşadığımız baskı, sömürü ve şiddet karşısında binlerce kadın olduk ve pandemi koşullarında meydanlara inerek yanıt verdik. Vermeye de devam edeceğiz.
İşte bu yüzdendir ki; erkek egemen kapitalist sistemin vahşet düzeyindeki saldırılarından korkmak bir yana daha fazla öfke ve kinle, onu temellerinden yıkma isteğiyle dolduğumuzu hep bir ağızdan haykırıyoruz! Tüm bu saldırı ve şiddete karşı bir adım öne çıkalım, birlikte mücadeleyi büyütelim. Hiç kuşkusuz ki İstanbul Sözleşmesi eylemlerinde, grevlerde, direnişlerde en ön safta mücadele eden kadınlar gibi, Mirabel kardeşlerin cüretiyle alanlarında olmaya devam edeceğiz. Emeğimize, bedenimize, kimliğimize sahip çıkmak için, özgür, eşit, insanca bir yaşam ve toplum için mücadeleyi yükseltecek, öfkemizi örgütleyeceğiz.”
Basın açıklamasının ardından, 25 Kasım akşamı Kadıköy Beşiktaş İskelesi önünde saat 19.00’da gerçekleştirilecek eyleme çağrı yapıldı.
Kadınlar hep birlikte “Burçak Tarlası” ezgisini seslendirdikten sonra eylem slogan ve zılgıtlarla son buldu.